Sınıf Yönetimi Açısından Etkili Öğretmen Davranışları

Yeni bir bin yılla birlikte artan değişim hızı ve bu hıza ayak uydurabilecek nitelikli insan gücü yetiştirmek zorunda olan eğitim sistemimizin başarısı nitelikli öğretmenlere bağlıdır. Nitelikli insan gücünün yetiştirildiği yer sistemin en işlevsel parçası olan okul ve sınıftır. Bu nedenle etkili bir okul ve sınıf yönetiminin var olması gerekliliği kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sınıfı bir sistem olarak algılamayı gerektiren sınıf yönetiminin eğitim ve öğretim üzerindeki etkisi alanyazında genel kabul gören bir anlayış biçimidir. Etkili bir sınıf yönetimi olmaksızın sınıf ortamında öğrenciye kazandırılmak istenen davranış biçimlerinin istenen düzeyde gerçekleşebileceğini söyleyebilmek zordur.

Sınıf yönetimi, kaynakları örgütleme, çevreyi etkili bir biçimde düzenleme, öğrenci gelişimini gözleme, ortaya çıkabilecek öğrenci sorunlarını önceden tahmin edebilme gibi unsurları içeren sınıftaki hayatın bir orkestra gibi yönetilmesidir(1). Sınıf yönetimi bir öğretim sistemi olmayıp, modern sınıfın kaçınılmaz çeşitliliğini, karmaşıklığını eşgüdümleyen sistematik bir yöntemdir(2).

Bir yöntem olarak sınıf yönetiminin çeşitli dinamiklerin etkileştiği sınıf ortamında öğretmenlerin yönetim becerileri üzerinde odaklaştığı söylenebilir. Öğretmenin yönetim becerileri sınıf içi kadar; aile, okul çevresi, toplum ve okul kültürü gibi diğer sistem öğelerini kapsayan geniş bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sınıf yönetiminin değişkenlerini öğretmen, öğrenci, okul programı, eğitim ortamı, eğitim yönetimi, aile ve çevre olarak sıralayabiliriz. Ancak bu değişkenler içerisinde en stratejik olanı öğretmenlerdir. Çünkü eğitim süreçlerinin düzenlenmesinden ve yürütülmesinden öğretmen sorumludur(3,4).

Bu anlamda etkili bir biçimde yönetim yetenekleri olmaksızın öğretmenlerin diğer becerileri etkisiz kalabileceği gibi iyi bir sınıf yönetimi ve organizasyonu öğretmenleri karşılaşacakları bir çok zorluktan da kurtarır(5).

Eğitim sisteminin en küçük birimi olan sınıf, eğitim amaçlarının davranış boyutuna aktarıldığı işlevsel ve özel bir çevredir. Bu anlamda sınıf ortamının dinamik süreçlerin etkileştiği bir alan olduğu söylenebilir.

Bu dinamik süreçleri eğitim ve öğretimin hedefleri doğrultusunda yönlendirecek öğretmene önemli görevler düşmektedir. Etkili sınıf yönetiminin önemli değişkenlerinden birinin öğretmen davranışları olduğu söylenebilir.

Öğretmen bir yandan bilgi, beceri ve tutumlarıyla öğrencilerinin eğitimi görevini yürütürken diğer yandan davranışları ile onları etkiler. Öğretmenin samimi, anlayışlı sabırlı olması öğrenciyi olumlu düşünmeye sevk edecek aksi davranışlar ise öğrenci üzerinde olumsuz etki yaratacaktır(6).

Etkili sınıf yönetimi sadece sınıftaki süreğen olaylara ve davranış yönetimine dikkat edilmesini değil aynı zamanda öğretmenlerin öğretim uygulamalarında nasıl davranacaklarına ve bu uygulamaları nasıl örgütleyeceklerine de dikkat edilmesini gerektirir. Bu anlamda öğretmenin sınıf yönetimi etkinliklerinin, hedeflerin ve dersin içeriğinin tümüyle ilişkilidir(7,8).

Öğretmen, öğrencilerin davranış sorunlarını ortadan kaldırmak ve öğretme ve öğrenme çevresinin yaratılması ve sürdürülmesi için gerekli olan hazırlıkları yaparak uygulamalı ve sürdürebilmelidir(9).

Bu öncelikle öğrencilerin öğrenmeye ayrılmış olan süreyi verimli biçimde değerlendirmeleri ve ikinci olarak öğrencilerde sorumluluk bilincinin gelişmesi ve davranışlarını kontrol becerisi kazanmalarını sağlama açılarından önem taşımaktadır. Öğretmen, plânlamadan, önceden tahmin edemeyeceği sorunların üstesinden gelme ve öğrenciyi istenilen amaçlar yönünde eşgüdümlemeye kadar geniş bir yelpaze içerisinde sınıf ortamının örgütlenmesini yönetim becerilerine dayalı olarak düzenleyebilmelidir.

Bu düzenlemenin istenen düzeyde gerçekleşebilmesinin, sınıftaki olaylar örgüsünün tek tek parçalarını değil, tümünü birden göz önünde tutularak başarılabileceği söylenebilir.

Öğretmenler öğrencilerin sadece yetenek ve öğrenme alışkanlıklarına değil, aynı zamanda davranışlarına da dikkat etmelidirler. Davranış kontrolü sınıf yönetiminin önemli bir öğesidir(10).

Pozitif bir çevre yaratmak ve problemleri önlemek için öğretmenler bireysel farklılıkları göz önünde bulundurmalı olumlu davranışları ve öğrenci motivasyonunu desteklemelidir(11).

Bu aynı zamanda davranışların etkili yönetildiği, istenmeyen davranışların sınıfın katılımını ve motivasyonu düşürmeden en aza indirilmiş olduğu bir sınıf anlamına da gelmektedir.

Davranışların ve öğrenmenin iyi yönetildiği sınıfta, öğrenciler öğretim amaçlarını gerçekleştirir ve amaçların gerçekleşmesini engelleyen davranışlar gözlenmez(12).

Öğrencilerin öğretimin amaçlarına beklenen düzeyde ulaşabilmelerini kolaylaştıran sınıf yönetiminde önemli bir aktör olan öğretmenin belirli bir takım ilkeleri takip etmesi ve sınıf ortamında bu ilkelere uyulması gerekliliği vardır.

Bu ilkelere öğretmen rollerinin izleyeceği aşamalar da denilebilir. Bunları öğrencinin derse giriş davranışlarının desteklenmesi, öğrenci gelişimine yardım için harekete geçebilme ve bu gelişim için başvurulacak bir sonraki aşamanın doğru bir biçimde tespit edilmesi olarak ifade edebiliriz(13).

Bu konuda etkili sınıf yöneticilerinin şu ilkeleri unutmamaları gereği üzerinde durulmaktadır(14):

  • Sınıftaki hareket yöntemlerini, standartlarını ve iletişim döngüsünü öğrenciler açısından oluşturun.
  • Öğretim için önceden plân yapın ve öğrencilerin ihtiyaçlarına uygun materyalleri önceden hazırlayın.
  • Öğrenci gelişimini takip eden değerlendirme (accountability) sistemleri geliştirin.
  • Öğrenme uygulamalarına ayrılan zaman ve görevlerinizi analiz edin.
  • Öğretimle ilgili kurallara ve standartlara uyumu gözleyin. Öğrencilerin bunları anlamalarına yardımcı olun.

Sınıf yönetimi ile oluşturulacak öğrenme çevresi öğrencilerde öğrenme isteğini, bilgiyi almaya hazır bulunuşluğu, derslerin içeriğinin anlaşılmasını artıran bir öğretim çevresidir. Öğrenme etkinliklerinin düzenleyicisi olarak öğretmen, öğrenci üzerine odaklaşan öğrenci merkezli bir öğretmeni de ifade etmektedir.

Öğrenme çevresi; fiziksel, sosyal ve eğitimsel çevre olmak üzere üç kavramı ihtiva eder. Öğretmen ihtiyaçlara göre her kavramı öğrencileriyle etkili bir iletişime girerek iyi plânlayabilmeli ve yönetebilmelidir(15).

Etkili öğretmenler sınıf içi davranışlarında olduğu kadar mesleklerinde de ön plâna çıkan öğretmenlerdir. Etkili öğretmenlerin temel özelliklerinden biri de öğrenme çevresini oluştururken bilişsel duyuşsal ve psiko-motor öğrenmelerin üçüne birden önem vermeleridir(16).

Başarılı bir sınıf yönetiminin en temel anahtarı uygulamalar ile ilgili olarak plân yapmaktır. Öğretmen yapacağı plânla birlikte etkili bir biçimde başarılı olabilmek için istenmeyen davranışları ortaya çıkaran olayları da hesaba katarak davranışını oluşturmalıdır.

Bu bağlamda öğretmen, uygun bir öğretim yöntemi belirlemez ve esnek bir yaklaşım biçimi sergilemezse en iyi ders plânı bile başarısızlığa uğrayabilir. Sınıftaki zamanın kullanımı ile ilgili çalışmalar zamanın öğrenme üzerinde önemli bir faktör olabileceğini, zamanın kullanımına sadece öğretmenlerin değil, öğrencilerin de ihtiyacı olduğunu göstermiştir.

Çoğu disiplin sorunları derse düzenli bir başlangıç yapılamamasından kaynaklanmasına rağmen, ikinci en çok sorun yaratan kısım ise dersin bitimidir(17). Dikkatli bir şekilde plânlanmış bir ders bitimi tecrübeli öğretmenler bir uygulamadan diğerine geçişi başarıyla yapabildikleri bir yöntemdir(18).

Zamanın etkili bir şekilde kullanımı, öğretmenin öğrenciye belirli bir ders saati içerisinde kazandırması gereken bilgi, tutum ve davranışların istenilen düzeyde oluşmasında önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sınıftaki uygulamaların akıcılığı, disiplin açısından önemlidir. Çünkü dersin bölünmesi öğretmen ve öğrencinin dikkatinin bozulmasına ve ilgisinin azalmasına neden olur(19).

Doğru dengeyi bulmak çoğu zaman kolay bir iş değildir. Aynı şeyler üzerinde devamlı bir şekilde durmak sıkıcılığa ve monotonluğa; çok fazla değişiklik yapmak ise zihinlerin karışmasına neden olabilir.

Öğrenciler genellikle canlarının sıkıldığı, otoriteye karşı çıkma ihtiyacı duyduklarında istenmeyen davranışlarda bulunabilirler. Öğretmen öğrencilerin derse etkili katılımlarını sağlayarak istenmedik davranışları azaltabilir(20).

Konularına hakim olan öğretmenler öğrencilerini derse aktif olarak katarlar. Bu öğretmenler ders sunularını açık öğrencilerin öğrenme esnasında karşılaştıkları sorunları bilen, öğrencilerin soruları için hazır ve verdikleri cevaplarda herhangi bir kaçamak ve belirsizlik olmayan öğretmenlerdir(21). Öğrencilerin etkili katılımını sağlayabilmek için öğretmen, dikkati toplayıcı değişik öğretim yöntemlerini, sınıfla açık bir iletişime girmeyi, konunun gerçek hayatla bağlantılarını kurarak işlemeyi kullanabilir.

Öğretmenliğin ilk yıllarında sınıf yönetimi öğretmenlerin zamanlarının önemli bir bölümünü alır. Ancak davranış yönetimi ile ilgili karşılaşılan güçlükler sadece deneyimsiz öğretmenlerle sınırlı değildir. Deneyimli öğretmenlerinde sınıf yönetimi ile ilgili stratejilere gereksinimi vardır(22). Sınıf yönetimi ile ilgili olarak öğretmenlerin karşılaştığı güçlükler sınıf yapısından ve öğrenciden kaynaklandığı kadar öğretmenden de kaynaklanmaktadır. Öğretmenden kaynaklanan sorunlar öğretmenin yönetim ve öğretim tarzı, öğrencilerde düşük beklenti belirleme, öğretmenin kişisel özellikleri, öğrenci rolünü algılama biçimi olarak ifade edilebilir(23).

Etkili bir sınıf yönetimi için tecrübe kazanılmasını beklemenin hem öğretmen açısından hem de öğrenci açısından eğitim ve öğretim hedeflerine ulaşmada sorunlar doğuracağından hareketle, kuram-uygulama arasında paralellikler kurarak gerçeğe ulaşmak daha doğru gözükmektedir.

Sınıf gerçeğini anlamlandırmada deneyim ve uzmanlıkla ilgili olarak öğretmenler arasında yöntem farklılıklarının olduğu, uzmanlaşmış öğretmenlerin sınıfın içerisinde önemli olanla önemli olmayanı ayırt etmede daha yetenekli oldukları ve dersin bir bölümünün başlangıç ve bitimi ile ilgili olarak daha açık bir ileti kullandıkları ifade edilmektedir(24).

Öğretmenin neşeli, mutlu ve kendine güvenli hâli güdü, tersi görüntüler olumsuz etki yapmaktadır. Öğretmenin duygusal durumu, sınıfta rahat olup olmaması her türlü kararını etkilemektedir(25). Olumsuz duygular tepkimeler neticesinde karar veren öğretmenlerin etkili karar verebileceklerini söyleyebilmek zor görülmektedir. Bu nedenle öğretmenlerin problemlerinden arınarak sınıfa girmeleri daha etkili karar alıp uygulamalarını sağlayabilir.

Etkili öğretmen davranışları ile ilgili olarak uygulamalı bir yaklaşımı benimseyen Fontana etkili sınıf yöneticileri olacak öğretmenlere uygulamaları gereken temel kuralları şu şekilde ifade etmektedir(26).

  • Dakik olun: Çoğu sınıf problemleri öğretmenin sınıfa geç gelmesi ile başlar. Derse zamanında gelmeniz öğrenciyi ve dersi önemsediğiniz görüntüsünü verir.
  • İyi hazırlanın: Derse iyi hazırlanmak öğretim hedeflerine ulaşmak için önemlidir. Öğrenci öğrenmek için oradadır. Öğrenme hedeflerine ulaşılması sizin derse etkili bir biçimde hazır olmanıza bağlıdır.
  • Hızlı bir şekilde derse başlayın: Öğrencilerin dikkatini ve katılımlarını sağlayacak yöntemlerle başlayarak derse hızlı ve kararlı bir başlangıç yapın.
  • Tüm sınıfın katılımı konusunda ısrarcı olun: Konuyu açıklamaya başlamadan tüm sınıfın dikkatini derse toplayın.
  • Sesinizi etkili bir biçimde kullanın: Ses, öğretmenin sınıfla olan etkileşiminde en önemli öğedir. Sesini etkili kullanan bir öğretmenin öğrencinin dikkatini toplamada, sesini etkili kullanamayan bir öğretmene nazaran daha avantajlıdır.
  • Karışıklıklarla uğraşabilmek için açık stratejileriniz olsun: Beklenmeyen bir durumda nasıl davranılacağı bilinirse sorunlar kolayca halledilebilir.
  • Karşılaştırma yapmaktan kaçının: Öğrenci performansları hakkında karşılaştırma yapmak sınıfta bölünmelere neden olabilir. Düşük performanslı öğrencilerin tamamen kaybedilmesine yol açabilir.
  • Verdiğiniz sözleri tutmaya dikkat edin: Verilen sözlerin tutulmaması sınıfta güveni zedeleyebilir.
  • Sınıfı amacına uygun bir biçimde organize edin: Oturma düzeni, araç ve gereçlerin uygun bir biçimde yerleştirilmesi iyi bir organizasyon için gereklidir.
  • Öğrencilerin problemleri ile ilgilenin: Öğrencinin ders içi ve ders dışından kaynaklanan problemleri ile ilgilenmek öğrencinin derse katılımını artırabilir.

Etkili öğretmenlerin sınıf içi davranışları değerlendirildiğinde yönetim açısından liderlik özellikleri gösterdiği, duygusal yönden ise öğrencilere yakın duran, onların sınıf içi ve sınıf dışındaki problemlerine eğilen bir yol izlediği söylenebilir.

SONUÇ

Sınıfın karmaşıklığını ve çeşitliliğini eşgüdümleyen, öğrenme çevresini daha etkili bir şekilde oluşturan bir yöntem olarak sınıf yönetimi, sınıftaki uygulamaların tümüyle ilişkilidir. Bu uygulamaların hazırlayıcısı ve yönlendiricisi olarak öğretmen davranışları öğrenme hedeflerine ulaşmada önemli bir etkendir. Bu nedenle öğrenci ihtiyaçları çerçevesinde öğretmen gerektiğinde bir lider, gerektiğinde bir arkadaş olabilmelidir.

Uygun bir ortam oluşturulduğunda, doğru program ve doğru yöntemlerle her insanın öğrenme isteğinin artacağı ve “bütün öğrencilerin öğrenebileceği” söylenebilir.

Sınıfta Olumlu Öğretmen – Öğrenci İlişkisi Kurma

Sınıf, öğretmenin 25 yada daha fazla aynı yaştaki öğrencinin yönetimini üstlendiği bir ortamdır. Öğretmen günlük yaşamının önemli bir kısmını bu ortamda öğrencilerle ilişki kurarak geçirir.

Bu süreçte öğretmenden sınıf kontrol etmesi, önceden belirlenen plan ve program çerçevesinde öğretim etkinliklerini düzenlemesi ve çocuklarının dikkatini öğretim etkinlikleri üzerinde toplaması beklenir.

Öğretmenin sınıf içindeki görevini etkili bir şekilde yapması için olumlu bir sınıf iklimi oluşturması gerekmektedir. Olumlu sınıf ortamının oluşturulması ise sadece fiziksel düzenlemelerle mümkün değildir. Önemli olan sınıftaki psikoloji havanın olumlu ve uyumlu olmasıdır. Bu da olumlu öğretmen öğrenci ve öğrenciler arası olumlu ilişki ile mümkün.

Alıntı: Öğr.Gör.Hüseyin AKAR

Olumsuz Davranışların Durdurulması

  • Sınıfta öğrenciler olarak sınıf düzenini bozan ve öğretimi kesintiye uğratan davranışlarda bulunabilir. Öğretmen bu davranışları ortaya çıkar ve ders yapılamaz hala gelir.
  • Öğretmenler için bir sorundur. Etkili bir öğretmen sınıfta neler olduğunu gözlemler ve ne zaman müdahale edeceğini bilir.
  • sınıfta meydana gelen bazı eylemler öğrencilere zarar verebilir. Bu durumda öğretmen derhal müdahale etmelidir. Öğrencilerin birbiriyle kavga etmesi… ancak bazı eylemler bu kadar ciddi olmasa da öğrenciler öğretmenden olaya müdahale etmesini bekleyebilir.
  • bazı öğrencilerin karıştığı eylemler diğerlerine göre daha az zarar verir. Lider niteliği taşıyan ve sürekli olumsuz davranışlarda bulunan öğrencilerin arkadaşlarını etkileyerek sorunun yayılmasına neden olacağından bu öğrencilere anında müdahale edilmelidir.
  • sınıfta değişik etkinlikler yapılır. Bu etkinlikler sırasında öğrencilerden beklenen davranışlar farklıdır.
  • öğretmenin müdahale etmesi gereken davranışa karar vermesini belirleyen bir diğer etmen de öğretmenin o anda yaptığı iştir.
  • Olumsuz davranışları tanımak her zaman kolay değildir.
  • Sınıfta meydana gelen zamanında durdurmak gösterilecek pek davranış, zamanında müdahale ile sınıf durdurulabilir. olumsuz bir davranışı çok önemlidir. Sınıfta çok olumsuz yapılacak küçük bir düzeni bozulmadan
    sınıfta olumsuz davranış bir veya bir kişi tarafından başlatılır. Öğretmen olayı başladığı anda yakalarsa sorunun kaynağını kolayca bularak doğru kişiye müdahale edebilir.
    öğretmen olumsuz davranışı gösteren öğrenciye zamanında müdahale etmezse diğer öğrencilerde bu vb. tepkide bulunur.
    öğretmen birkaç kişi arasında meydana gelen bir olumsuz olayı, bir bakış ya da yanlarına giderek yapacağı bir küçük uyarı ile çözebilecekken, davranış yayılır ve izleyicisi fazla olursa hem olay hem de öğretmenin göstereceği tepki büyür.
  • Öğrenci davranışlarına çok erken müdahale de bazen sorun yaratabilir. Sınıfta her ayağa kalkan, her yanındaki ile konuşan öğrenciye müdahale eden öğretmen sınıfta terör havası estirir ve dikkatlerin daha fazla dağılmasına neden olur.
  • Öğretmenin öğrencilere göstereceği tepkiler üç grupta toplanabilir; 1. Sözel olmayan tepkiler 2. Sözel tepkiler 3. Durumun değiştirilmesi
  • Olumsuz öğrenci davranışı sınıftaki diğer öğrencilere yayılmamış ve diğer öğrenciler tarafından fark edilmemişse bulunulması gerekir.
    olumsuz bir davranışı anında durdurmanın ilk yolu öğrenci ile göz teması kurmaktır.
  • Öğretmenin kendisini gördüğünü anlayan öğrenci olumsuz davranışlardan vaz geçme eğilimi gösterir.
  • davranışçı yaklaşıma göre bireyin bir davranışının sonucu nötr ise o davranış giderek söner. Bu ilkeye göre öğretmen sınıftaki küçük olumsuz davranışları görmemezlikten gelerek sönmesini sağlayabilir. Bu tepki genellikle öğretmenin ve diğer öğrencilerin dikkatini çekmek amacıyla yapılan olumsuz davranışların sönmesine yardımcı olur.
    olumsuz davranışı gösteren öğrenci ile öğretmenin yaptığı etkinliği değiştirmeden, doğal bir biçimimde öğrenciye doğru yürümesi yakınında durarak derse devam etmesi de uyarıcı görevi görür.
  • öğretmenin öğrenciye yaklaşması da olumsuz davranışı durdurmadığı zaman, öğrenciyi dokunarak uyarabilir. Ancak bu temas hafif olmalıdır.
    bazı öğrencilerle yazılı iletişim kurmak sözel iletişim kurmaktan daha kolaydır. Yazılı ileti çocuğun yaptığı davranış üzerinde düşünmesini ve kendi kendine sorunu fark etmesine sağlar.
  • Olumsuz davranışların durdurulmasında sözel tepkide bulunmak gerekir. Sözel tepkiler çok çeşitli olabilir. Öğretmen bunlar arasında kendine, duruma ve öğrenciye uygun tepkiyi seçebilir.
  • Özellikle küçük sınıflarda öğrenciler bazı davranışları doğru davranışı bilmedikleri için gösterirler. Böyle durumlarda olumsuz davranışı gösteren öğrenciyi uyarmak yerine , öğrencinin model alarak doğru davranışı öğrenmesi sağlanabilir.
    ders dışı etkinliklerle ilgilenen ya da hayal kuran öğrencilere gösterilebilecek en uygun tepkilerden biri soru sormadır. Öğretmen dersle ilgilenmediğini fark ettiği öğrencinin yanına giderek ya da adını söyleyerek işlenen konu ile ilgili soru sorduğu zaman öğrenci dersle ilgilenmek zorunda kalır.
  • öğretim yılı başında sınıf kuralları belirlenmiş ve öğrencilere öğretilmişse kural bozucu davranışlar karşısında kurallar hatırlatılabilir.
  • etkili iletişim bölümünde ele alındığı gibi bazı durumlarda ben iletisi kullanmak iletişimi kolaylaştırır. olumsuz davranış gösteren öğrenciye, doğru davranış ve bunun olumlu sonucu hatırlatılır.
  • Bazı olumsuz davranışlar sınıf ortamından ya da ortamdaki bir objeden kaynaklanabilir. Bu tür davranışları değiştirmek için davranışa neden olan durumu değiştirmek gerekir.

öğrenciler sıkıldıkları zaman dersle ilgili olmayan objelerle uğraşmaya başlarlar. . Bu tür davranışlarda en etkili yol davranışa neden olan objeyi öğrenciden almak ya da öğrencinin çantasına koymasını sağlamaktır.
sınıfta bazı öğrencilerin yan yana oturması sınıf dinamiğinin bozulmasına ve sınıfta olumsuz davranışların artmasına neden olur.
sınıftaki etkinlikler bazı öğrencileri duygusallaştırabilir, gülme krizine sokabilir, yorabilir ve öğrencinin ortamı bozucu davranışlarda bulunmasına ve iş dışı etkinliklere yönelmesine sebep olabilir. Ersan bir su iç gel, zehra elini yüzünü yıka gel. Öğrenci kendini ders dinlemeye hazır hissettiğinde sınıfa döner.
sınıfta öğrencilerin büyük çoğunluğunun ilgileri dağılmış ve sıkılma belirtileri gösteriyorlarsa öğretmenin kullandığı yöntemi değiştirmesi ya da derse küçük bir ara vererek öğrencilerin kendilerini toparlamalarına yardımcı olması gerekir.
Sınıfta ortaya çıkan olumsuz davranışları durdurmak amacıyla yapılması gereken ilk tepkiler sözel olamayan, sözel olan ve durumu değiştirme tepkileridir. Ancak olumsuz davranışlar devam ediyorsa öğretmenin ceza vermesi düşünülebilir.
1.Ceza öğrenci davranışını baskı ile durdurur, ancak olumsuz davranışın değişmesini sağlamaz, olumsuz davranış ceza ortamdan çekilinde tekrar ortaya çıkar. 2.Ceza öğrenciye bu nedenle olumsuz davranış gösterilmeye devam eder.
3.Ceza gelişmesine neden olur. Ceza almaktan korkan öğrenci, yalan söyler, okula gelmez, saklanır, derse katılmaz. 4.Öğretmen ceza verirken öğrenciler için vardır. Böylece öğrenciler de saldırganlık davranışını öğrenirler.
5.Ceza öğrencilerin öğrenmeye verdikleri değeri azaltarak öğrenmeyi engeller. 6.Ceza öğrenciler üzerinde yaratır. Okul, öğretmene ve derse karşı olumsuz tutum gelişmesine neden olur. 7.Ceza alan ve davranışın sorumluluğunu almaz.
Ceza türleri İki türlü ceza vardır.
Olumsuz etkileri nedeniyle eğitimde mümkün olduğu kadarıyla cezadan kaçınmak gerekir. Ancak çok zor durumlarda kalındığında ceza uygulanmalıdır. Fiziksel ve çocuğun kişiliğini zedeleyici ceza kullanılmamalıdır.
bu yaklaşımda öğrenciden doğrudan doğruya gösterdiği olumsuz davranışı durdurması istenir. Araştırmalar sözel uyarının hafif ve orta derecedeki olumsuz davranışların durdurulmasında etkili olduğunu ancak ciddi davranış bozukluklarının durdurulmasında daha az başarılı olduğunu göstermiştir.
1-Uyarı sırasında hangi davranışın yanlış olduğu, niçin olumsuz olduğu ve doğru davranışın ne olduğu belirtilmelidir. 2-sözel uyarıcı öğrenci ile göz teması kurularak, ciddi ve yüksek olmayan bir ses tonu ile verilmelidir. 3-öğretmenin davranışı ve mimikleri sözel uyarıcıyı tamamlamalıdır. 4-sözel uyarıcı verildikten sonra öğrencinin davranışı durdurup durdurmadığı takip edilmelidir.
5-öğrenci davranışını durdurduktan ya da değiştirdikten sonra sözel pekiştireç verilmelidir.
Öğrencinin yaptığı bazı olumsuz davranışların doğal olarak sonuçları vardır. Doğal sonucu olumsuz olan istenmedik davranışlarda öğrencilere müdahale edilmeyerek davranışının olumsuz sonucunu yaşayarak görmesine ve hatasını kendisinin anlamasına izin verilebilir.
mantıksal sonuçta, öğretmen olumsuz davranış karşısında öğrencinin karşılaşacağı olumsuz davranışla mantıksal ilişkisi olan bir sonuç yaratır. Örneğin öğrenci yere kağıt atmışsa kağıtlar öğrenciye toplatılır. Olumsuz davranışları ile kendilerine uygulanan ceza arasında akla uygun ve açıkça anlayabilecekleri bir ilişki gördükleri zaman çocukların davranışlarını düzeltme olasılıkları daha yüksek.
öğrenci için olumlu olan bir durumun ortadan çekilmesi gibi verilmesidir. öğrenciye belli bir davranışı için ceza verilmeye karar verildiği zaman daha önce hangi davranışta bulunursa ne tür bir ceza ile karşılaşacağını ona iyice açıklayarak onu uyarmak gerekir. Aksi durumda öğrenci cezaya tepki gösterebilir.
1. Ceza mümkün olduğunca az kullanılmalıdır.

2. Okul yönetiminin hangi cezalara izin verdiği öğrenilmelidir.

3. Öğrenciyi uygulanması mümkün olmayan şeylerle tehdit edilmemelidir.

4. Öğrenciye karşı kızgınlık duyulurken ceza verilmemelidir.

5. Öğrenci için olumsuz ancak öğretim için gerekli olan davranışlar ceza olarak verilmemelidir.
6. Ceza yapılan davranışa uygun olmalıdır

7. Ceza geciktirilmemeli

8. Ceza verilen kişi ya da olay hakkında şüphe bulunmamalıdır 9. Ceza kişiselleştirilmemelidir.

10.Ceza verilirken çifte standart uygulanmamalıdır.

11.Cezaya karar verilmişse geri dönülmemelidir.

 

 

Bu yazı altındır: Öğr.Gör.Hüseyin AKAR

Sınıf Kuralları ve İşlemleri

Öğrencilerden beklenen bazı davranışlar için ortak olmakla birlikte, bazı davranışlar öğretmenin özelliğine, derste kullanılacak öğretim yöntemlerin ya da okulun gelenek ve göreneklerine farklılık gösterebilir. Bu nedenle öğrencinin kendisinden ne beklendiğini bilmesi gerekir.

Öğretmenin davranışlar, ve okulun öğrencilerden beklediği olarak iki türlü belirlenir. sınıfta öğrenciden beklenen ve yapmaması gereken davranışları gösteren yazılı ifadelerdir. Bunlar öğrencilere yapabilecekleri yapamayacakları hakkında bilgi verir. ya da İşlemler sınıftaki etkinliklerin nasıl tamamlanacağını ya da yürütüleceğini gösteren ifadelerdir.

İşlemlerde kurallar davranışları tanımlar. gibi öğrenciden beklenen Fakat işlemler yapılmaması gereken davranışlardan çok, sınıfta yapılan özel etkinliklerin tamamlanmasıyla ilgili işlem sıralarını gösterir. İşlemler çoğunlukla yazılı değildir
Kural ve işlemlerim sınıf yönetimindeki faydaları aşağıda sıralanmıştır; 1. öğrenciye , sınıfta olumsuz öğrenci davranışının ortaya çıkmasını engeller. 2. öğrencilere gösterdiği için gereksiz zaman kaybını engeller. 3. öğrencileri bir etkinliğe başlarken . a. etkinliğin sessizce ve belli bir düzen içinde yürümesine yardımcı olur. b. etkinliğin ve öğrencilerin başarılı olmalarını sağlar.

3.Kurallar herkes için olduğundan, yansızlığı sağlar, kişisel isteklerle ilgili sapmalara “hayır” deme olanağı verir. Bireysel üstünlüğe gerek kalmadan, öğretmenin yetkisinin benimsenmesini kolaylaştırır. 4. Kurallar ödül ve cezayı kişisellikten çıkarır, kabul edilebilir hale koyar.
Sınıf kurallarının belirlenmesinde dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıda sıralanmıştır.

• Öğrencilerin kılık kıyafetleri, okula gelme ve okuldan ayrılma zamanları, okul içinde kendilerinden beklenen davranışlar okul kuralları içinde yer alır.
• Öğrenciler sınıfta da okul kurallarına uymak zorundadırlar.
• Öğrenciler öğrenme ortamı ihtiyaçlarına uygun olduğu zaman sınıf kural ve işlemlerine uygun davranırlar.
• Öğrenciler kuralların belirlenmesinde sorumluluk aldıkları ölçüde kuralları ve sınıfı benimserler.
• Kurallar yapılmaması gereken davranışlar yerine yapılması gereken davranışları gösterirse daha etkili olur.
• Olumsuz ifadeler öğrenciye ne yapmaması gerektiğini gösterirken, ne yapması gerektiği konusunda bilgi vermez.
• Diğer yandan olumlu ifadeler öğrencinin ne yapması gerektiğini öğrenmesini sağlar.
• Kurallar belirlenirken en temel davranışlar üzerinde durulmalıdır.
• Çok sayıda kuralın öğretilmesi ve takip edilmesi güçtür.
• Etkili sınıf yönetimi için az sayıda kural yeterlidir.
• İdeal kural sayısı 4 ile 6 arasıdır.
• Önemli olan öğrencilerin kuralların ahlaki ve uygulama açısından önemini anlamalarıdır.
• Tüm öğrenciler tarafından kolaylıkla anlaşılmalıdır.
• Bazı öğretmenler kuralları tutum ya da özellik belirten biçimde ifade etmektedirler. Örneğin, “Arkadaşlarınızı seviniz.”, “Çevrenize saygılı olunuz.” vb. bu tür ifadeler öğrencilerden ne beklendiğini davranış bazında açık olarak ifade etmemektedir.
• “Arkadaşına ödev konusunda yardımcı ol.”, ya da “Arkadaşın konuşurken dinle.” gibi ifadeler öğrenci tarafından daha kolay anlaşılır ve öğretmen tarafından gözlenebilir.
• Öğrenciler kurallara uyma veya uymamanın sonucunda ne olacağını bilmek ihtiyacı duyarlar. Pekiştireç ve uyarıların ne olduğu öğrencilere söylenmelidir.
• Kural listesi öğrencilerle birlikte bahsi geçen ilkeler dikkate alınarak hazırlanır ve sınıfıta görülen bir yere asılır.
Kurallar öğretilirken; 1. öğrencilerle kuralların neden gerekli olduğu tartışılmalı 2. doğru ve yanlış davranışların ayırt edilmesi 3. doğru davranışların pekiştirilmesi önemlidir.
• Ders yılı başında öğrencileri kuralların belirlenmesine katmak için sınıfta yapılmalıdır.
• Bu tartışma bir yandan kuralların belirlenmesini sağlarken, diğer yandan da yardımcı olur.
• Tartışmada ilk olarak bazı hatırlatılır ve bu kuralların toplumsal açıdan faydaları sorulur.
• Okulun da küçük bir toplum olduğu, okul, sınıf kurallarının kendimizi güvende hissetmek ve çevremizi korumak için gerekli olduğu vurgulanır.
• Öğrencilere kuralların birlikte çalışmalarını nasıl kolaylaştıracağı, kural olmazsa sınıfta nasıl olumsuzluklar yaşanacağı örneklerle açıklanır.
• Kuralların ifade edilişi ve gerekliliği tek tek tartışılır.
• Kuraların sınıftaki bütün öğrenciler tarafından öğrenilmesi için tekrar edilmesi ve o gün kurallara ne derece uyulduğu ya da uyulmadığının tartışılması gerekir.
• Kuralların öğretilmesi psiko-motor davranışların öğretilmesine benzer.
• Öğretmen sürekli doğru davranışları göstermeli öğrencilerden bu davranışları göstermeleri istenmeli ve doğru davranışlar pekiştirilmelidir.
Okulöncesi ve ilköğretim ilk yılları için etkili bir yöntemdir. Öğretmen öğrencilere uygun olan ve olmayan davranışları gösterir. Öğrencilere doğru ve yanlış davranışları gösteren posterler hazırlanarak sınıfa , okulun duvarlarına diğer ilgili alanlara asılır.
Öğrenciler kurallara ilgili bir oyun hazırlayarak sergilerler. Kurallara uyan öğrencilere yeşil uymayan öğrencilere kırmızı kart verilir. Belli sayıda yeşil kart alan öğrencilere bir ödül verilir. Kırmızı kartlar uygun davranış gösterildiğinde yeşille değiştirilir. Öğrenciler ebeveynlerine okul kurallarını yazarlar ve altına bu kurallara uyacaklarına dair imza atarlar. Aileye sözleşmeyi göstererek onaylatırlar.
• Kurallar belirlendikten sonra öğrenci davranışlarının kurallara uyup uymadığı izlenmez ve doğru davranışlar pekiştirilmezse kurallar işlemez.
• Kurallara uyulmasının sağlanması için öğrenci davranışlarının sürekli gözlenmesi,
• kurallara uyanların pekiştirilmesi, uymayanların ise ikaz edilmesi gerekir.
• Kurallara uyulmadığı zaman verilmesi kararlaştırılan bir yaptırım varsa, bunun da uygulanması gerekir.
• Aksi takdirde kurallara uymayanların sayısı giderek artabilir.

• Etkili sınıf yönetimi için sınıf kurallarının belirlenmesi yeterli değildir. Kuralların sayısı azdır ve geneldir.
• Ancak sınıfta pek çok olumsuz ya da öğrenmeyi kesintiye uğratan davranış ortaya çıkar.
• Bu süreçte öğretmen dikkatini tek bir öğrenciye ya da yaptığı işe yönelttiği için sınıf kontrolden çıkabilir.
• Bu sebeple öğretmenin bu tip etkinliklerin nasıl düzenleneceği ve sınıfın diğer işleri yapılırken öğrencilerin nasıl davranacağını belirlemesi ve öğrencilere öğretmesi gerekir.

Öğrencilerin ortak kullandıkları, sıra eşya dolabı, öğrenme merkezleri, kütüphane, makas, çöp kutusu tahta vb. benzeri mekan ve araçlar vardır. Bunların nasıl kullanılacağına ilişkin işlemler belirlenmelidir.

a. Tuvalet ve su sebillerinin kullanımı b. Öğretmenler odası ve kütüphanenin kullanımı c. Duvarların korunması d. Oyun bahçesinin kullanımı e. Yemekhanenin ve kantinin kullanımı
a. Öğrenci katılımı b. Öğrenciler arası konuşma c. Ödev yapmak d. Kitap paylaşmak e. Ödev teslim etmek f. Çalışmaya dönmek g. Çalışma bittikten sonraki etkinlikler
a. Bu işlemlerin bilinmesi sınıfta gürültü çıkmasını ve kargaşa yaşanmasını önler. b. Grupların nasıl oluşturulacağı c. Öğrencilerin grup üyeleriyle nasıl bir araya geleceği d. Grup üyelerinin görevleri, e. Materyallerden nasıl faydalanılacağı ve temin edileceği öğrencilere anlatılmalıdır.
a. Öğretmenin dersin ilk 4-5 dakikasını öğrencileri derse hazırlamayı ayırması gerekir. b. Derse geç giren öğrenciler için öğretmenin ilk 4-5 dakikayı etkili kullanabilmesi için, yoklama alımıyla ilgili pratik yöntemler geliştirmesi, c. geç gelmeyi önlemek için önlem alması, d. öğrencileri derse nasıl ısındıracağını planlaması ve e. öğretim materyallerinin dağıtımı ve kullanımına ilişkin işlemleri belirlemelidir.

Öğretim etkinlikleri sırasında karışıklığa ve gereksiz konuşmalara meydan vermemek için öğretmenin dikkat etmesi gereken hususlar aşağıda sıralanmıştır Öğretmen-öğrenci ilişkisi Öğrencilerin sınıftaki hareketleri Öğrencinin dikkatini çekmek için işaretler Otururken konuşma Çalışırken yapılacak etkinlikler

 

Bu yazı altındır: Öğr.Gör.Hüseyin AKAR

Öğretmen Kitapları Dizisi SINIF YÖNETİMİ Hüseyin Başar

Eğitim sözcüğünün farklõ tanõmlarõnõn ortak yanõ, onun, davranõş değiştirme,
davranõş oluşturma amaçlõ etkinlikler bütünü olmasõdõr. Öğretim, öğrenme,
davranõşõn sağlanmasõ amacõyla yapõlan ön çabalardõr, insanlarõn öğrenim
düzeylerinin göstergesi diplomalan, eğitim düzeylerininki ise davranõşlarõdõr. Terli iken
soğuk su içmemek, yemekten sonra dişleri fõrçalamak, ulaşõm akõmõnõ
engellememek için yolun sağõndan yürümek gerektiğini bilen ama bu davranõşlarõ
uygun koşullarda yapmayan insan, öğrenmiş ama eğitilmemiştir. Öğrenimin
yalnõzca cahilliği giderdiğini belirten halk deyişimiz de bu yargõnõn farklõ bir
anlatõmõdõr.
Toplumsal yaşamõmõza bu açõdan baktõğõmõzda, öğrenim düzeyi yüksek olan
çok sayõda insanõn azõmsanmayacak sayõdaki davranõşõnõn, bilmesi gereken yasald
üşünsel kurallara, çoğu kez bilinçsiz olarak uymadõğõnõ görürüz. Bu davranõşlarõn
süreklilik kazanmasõ duru-munda o kişiler için, öğretilmiş ama eğitilmemiş denebilir.
Eğitimin önkoşulu olan öğretim – çünkü, rastlantõlar dõşõnda, bilmediğimiz birşeyi
yapamayõz- ne yazõk ki eğitimin garantisi olamamaktadõr. Bu du-rumda, öğrenme
için kullanõlan kaynaklann insanlarõ hedefe yeterince götüremediği söylenebilir.
Kültürümüz, bildiği gibi davranmayanõ elbette uygun koşullarda-sõrtõnda kitap
yükü taşõyan uzun kulaklõ yük hayvanõna benzetmektedir: İkisi de taşõdõğõ bilgiye göre
davranmõyor. Bu tür insan, yalnõzca ge-leceğin bilgiye dayalõ hizmet düzenekti yapõsõna
değil, bugünün toplumuna bile uygun değildir. Bilgiyi taşõyan ama kullanamayan
değil, nasõl öğreneceğini bilen, gerçek bilgilere ulaşabilen, bildiği gibi davranan,
düşünerek yeni bilgiler üretebilen, sorun çözen insanlara gereksi-nim vardõr.
Nasõl bir öğrenme sağlayalõm ki zamanla çabuk unutulmasõn, uygun
koşullarda davranõşa dönüşebilsin sorusunun yanõtõ verilmelidir. Nitelikli bir
öğrenmenin sağlanõp, bu bilgilerin uygun koşullarda davranõş olarak da
gösterilebilmesinin koşullarõna ek olarak, öğrenilenlerin yinelenmesi, somutlaştõrõlmasõ,
yapõlarak deneyim ve alõşkanlõk

 

Öğretmen Kitapları Dizisi SINIF YÖNETİMİ Hüseyin Başar

Dikkat Eksikligi Sendromunun Kisa Tarihi

Dikkat Eksikligini ilk arastiran uzman, sendromu bu adla tanimiyordu. George Fredick Still, 1902 yilinda arastirmalarini 20 dizilik bir konferans seklinde “Royal College of Physicians” Londra’da sundu. Konferanslarinda; saldirgan, asi, disipline edilemeyen, asiri duygusal, “ihtirasli”, kurallara uymayan, kaba, acimasiz, yalanci, dikkatsiz, asiri hareketli, sakar ve saldirganligi dolayisi ile diger çocuklar için tehlike arz eden çocuklardan söz etti. Still’e göre; bu çocuklarda “kronik bir ahlak bozuklugu” vardi. Still, bu çocuklarin uyarilma esiklerinin diger çocuklara oranla yüksek oldugunu ve durumlarinin kalitimsal oldugunu da gözlemlemisti. Ancak o zamanin anlayisi ile çocuklarin durumlarini “yeterince ahlakli olmadiklari” seklinde tanimlamisti. Bu davranislarin anne babalarin çocuklarini yanlis yetistirmelerinden degil; organik bir bozukluktan kaynaklanabilecegi fikri ancak 20.yüzyilda gözönüne alindi. Bir okyanus ötede ve bir on yil sonra Amerikali doktorlar hala Still’in tarif ettigi belirtilerin etkiledigi çocuklari tartismaktaydilar. Bu çocuklarin çogunun bir ortak noktasi vardi: Dikkat Eksikligi Sendromu benzeri belirtilerin yanisira hepsi 1917-1918 yillarinda yasanan “beyin hummasi salgini”ndan sag kurtulmus çocuklardi. Pek çok tibbi makale bu çocuklari “beyin hummasi sonrasi davranis bozuklugu” gösteren çocuklar olarak tanimlamislardi. Still’in hastalari gibi bu çocuklar da sosyal olarak rahatsizlik verici ve hafiza sorunu olan bireylerdi. “Daha sefkatli, daha anlayisli bir teshis” konulmasina dogru ilk adim bu çocuklarin beyin özürlü olarak adlandirilmak için çok zeki olmalari dolayisiyla en alt düzeyde beyin özürlü diye adlandirilmalari ile atildi. Böylece “minimal beyin özürlü” tabiri popüler oldu. Hatta o kadar popüler oldu ki; çocukta görülür hiçbir beyin özürü görülmese bile gene de bu teshis kondu. Bu teshisin yarattigi bir baska sorun ise tanimin, tedavi uygulanabilmesi için çok genis kapsamli olmasiydi. Örnegin günümüzde ögrenme zorlugu, gelisim bozuklugu, asilik ve dikkat eksikligi adlari verilen tüm sendromlar, minimal beyin özürü olarak tanimlaniyordu. Hiperaktivite ilk kez 1957’de Laufer ve Denhoff ile 1960’da Stella Chess tarafindan adlandirildi. Zaman içinde de bu bozuklugun dogru adi olarak psikoloji çevrelerinde kabul edildi. Yeni terim, daha sonra Dikkat Eksikligi ile Hiperaktivite olarak adlandirilacakti ancak dikkat eksiklikleri oldugu halde hiperaktif özellikler göstermeyen çocuklara da ayni teshis konmaktaydi. 70’li yillara gelindiginde, hiperaktivite konusunda 2000 çalisma yapilmisti. Özellikler arasinda asiri hareketlilik, dürtüsel davranma, dikkat toplayamama ve sabirsizlik vardi. Bu çalismalara göre asiri hareketlilik en belirgin özellik olarak ortaya çikiyordu ve belirtiler ergenlik çaginda ortadan kalkiyordu. 1972 yilinda Virginia Douglas, Kanada Psikoloji Birligine sundugu bir çalismayla; dikkat eksikligi ve düsünmeden hareket etmenin, bu çocuklarda asiri hareketlilikten daha fazla dikkat edilmesi gereken bir nokta oldugunu öne sürdü. Böylece çalismalar asiri hareketlilikten, dikkat toplayamama sorunlarina yöneldi. Douglas’in çalisma arkadasi, Gabriel Weiss, uzun süreli arastirmalarinin sonucunda çocuklardaki hiperaktivitenin, ergenlik çaginda ortadan kalkma ihtimalinin oldugunu ancak dikkat ve davranis sorunlarinin kalacagini iddia etti. 1980 yilindan 1989 yilina kadar geçen sürede, binlerce arastirma yapildi ve Dikkat Eksikligi ile Hiperaktivite Sendromunu pediatrik psikoloji tarihinde üzerinde en fazla çalisilan konu yapti. Yalnizca üzerinde en fazla çalisilan degil ayni zamanda da en fazla alt konuya bölünmüs olan konu; bir zamanlar “Minimal Beyin Özürü” olarak tanimlanan senrom bugün su alt konulara bölünüyor: Dikkat Eksikligi / Hiperaktivite Sendromu (dikkat toplama bozuklugu agirlikli) Dikkat Eksikligi / Hiperaktivite Sendromu (dürtüsel davranis bozuklugu agirlikli) Dikkat Eksikligi / Hiperaktivite Sendromu (dürtüsel davranis bozuklugu ve dikkat toplama bozuklugu)

Öğrenmede Dikkat ve Motivasyonun Önemi

Öğrenmeyi etkileyen faktörlerden biride dikkat dir. Öğrencinin dikkatinin öğretim konuları üzerine çekilmesi ve devamının sağlanmasına ilişkin problemler yatabilir.
Bilinçli ve bilinçsiz olarak bir olayı daha canlı duruma getirmek için tümü ya da bir bir parçası üzerinde zihinsel gücün toplanması Psiko-fizik enerjinin bir nokta üzerine toplanması insan duyu organlarına gelen uyarıcıların bazı kısımlarını almaya ve işletmeye yönelmesi olarak tanımlanır.( Fidan 1996:124).İnsan duy organlarına gelen uyarıcıların bir bölümünün farkına varabilmektedir.Çünkü organizma çevredeki uyarıcı kaynaklardan duyu organlarına ulaşan uyarıcılardan bir kısmını alabilmekte ve dikkat edebilmektedir.
Öğrenci öğrenme ortamında duyum eşiği içerisinde olan pek çok uyaran içerisinde kendisine yakın bulduğu ihtiyaç ve beklentilerine uygun düşen uyaranları almaya hem istekli hem de kararlı davranır.

Dikkatin sürekliliğine ilişkin açıklamalardan çıkarılabilecek ortak sonuç:
İnsanın bir nokta – konu üzerine en fazla 16-20 dakika yoğunlaşabildiği yönündedir. Bu sonuç çoğu kimse tarafından dersler dersler niçin daha uzun süreli olarak planlanmaktadır gibi soruları gündeme getirmektedir. Burada akla gelebilecek örnek cevap, insanların ilgi duydukları bir kitabı okumaları, filmi seyretmeleri, spor müsabakasını izlemesi vb durumlarda gösterdiği dikkat genişliğidir.Nasıl ki bir müsabaka esnasında seyircilerin gözü sadece topun üzerinde değil de zaman zaman hakem, tribün , diğer oyuncular vb. gibi müsabakayı oluşturan diğer unsurlarla birlikte bir bütün olarak müsabaka da ise, öğretme ortamında önemli olanda ders sürecinde öğrencinin öğrenmeye karşı ilgisinin sağlanması, kendine uygun öğretim hedef ve projeleri seçmeleri, öğrenmenin öğrenci için anlamlı hele getirilmesi vb. durumlar öğrenci dikkatinin sürekliliğini sağlayabilir. Öğretmen için önemli görevlerden biri de öğrencinin öğretim ortamının unsurlarıyla etkileşim içerisinde olabilmesine yardımcı olur.

Word dökümanı olarak indirmek için: Motivasyon hakkında yardımcı notlar

Öğrenmede Motivasyon ve Dikkatin Önemi (Oğuzhan Aydemir)

Güdü, davranışa enerji ve yöne veren güçtür; bu güç organizmayı etkileyerek bir amaç için harekete geçmeye sevk eder. Güdü, istekleri, arzuları, ihtiyaçları, dürtüleri, ve ilgileri kapsayan genel bir kavramdır. Açlık, susuzluk, cinsellik gibi fizyolojik kökenli güdülere dürtü, bilme ve başarma isteği gibi insani dürtülere ise ihtiyaç denir. (Selçuk,2000:s.209)

Motivasyon kavramı, her zaman kulağa biraz gizemli gelir. Motivasyon denince, sanki insanların üstüne septiğinizde herkesin birdenbire enerjiyle, tılsımlı bir güçle yüklü hale geldiği ve verimli bir çalışma isteği ile dolduğu sihirli bir toz gibi bir şey düşünülür. Motivasyon kavramı hiç de öyle gizemli bir şey değildir.( http://unalsavas.kolayweb.com)

Motivasyon kelimesi Latince “movere” , yani “hareket ettirme, hareketlendirme” kelimesinden gelmektedir. Psikolojik bir olgu olan motivasyonun değişik açılardan ele alınmış olması bir çok tanımının yapılmasına neden olmuştur. Aşağıda bu tanımlardan bazıları verilmiştir. (www.mylmz.net)

“Motivasyon bir ihtiyacı gidermek için gerekli davranışları başlatan bir kuvvettir. Motivasyon, özde insanların başarılı olmalarına, kişisel tatmine ulaşmalarına yardımcı olmaktadır.” ( http://unalsavas.kolayweb.com)

“Kişilerin belirli bir amacı gerçekleştirmek için kendi arzu ve istekleri ile davranmaları”

“Örgütün ve bireylerin ihtiyaçlarının tatminle sonuçlanacak bir iş ortamı oluşturarak bireyin harekete geçmesi için etkilenmesi ve isteklendirilmesi süreci”

“Bireyleri , onların özel bir tavırla hareket etmelerine , davranmalarına teşvik eden ; kendilerinden veya çevrelerinden kaynaklanan çeşitli güdü ve güdüler topluluğu”

“Bir hareketin yönü , şiddeti ve devamlılığı üzerine çabuk ve derhal yapılan etki”

“Davranışın nasıl başladığı , sürdürüldüğü , yönlendirildiği , durdurulduğu ve tüm bunlar sürerken organizmada mevcut olan öznel reaksiyonlar”

“Bir şey yapma isteğidir ve yapılan fiilin bireyin ihtiyaçlarını tatmin etme yeteneği sürdükçe bireyde bulunur.”

“Güdülerin etkisiyle eyleme geçme ve gerçekleştirme sürecidir.” (www.mylmz.net)

PDF Olarak indirmek için: Öğrenmede Motivasyon ve Dikkatin Önemi (Oğuzhan Aydemir)

Motivasyon ve Dikkatin Öğrenme Üzerindeki Etkisi (Abdullak Keskin)

Çalışma (Bu eğitim içinde geçerlidir. ) hayatında motivasyon kısaca personelin işe istekli hale getirilmesi olarak tarif edilir. Lügatte ise motivasyonla ilgili şu bilgiler verilmektedir.
Güdüleme kavramını dilimizdeki tam karşılığını bulmak çok güçtür. Bu kavram İngilizce, Fransızca “Motive” kelimesinden türetilmiştir. Motive kelimesi Türkçe’de güdü, saik veya harekete geçirici güç anlamına gelmektedir.

Motiv; Bilinçli veya bilinçsiz olarak davranışı doğuran, sürekliliğini sağlayan ve ona yön veren herhangi bir güç, bir etkinlik veya işin gizli nedeni, bireyleri bilinçli ve amaçlı davranışlarda bulunmaya iten dürtü veya dürtüler bileşkesi olarak tanımlanmaktadır.

Güdülenme, bireyin işinin yönünü, gücünü ve öncelik sırsını belirleyen iç veya dış dürtünün etkisi ile eyleme geçmesi (Motivasyon) ve güdülemek de insan ya da hayvanlardaki belli güdüleri devinime geçirerek canlıyı eyleme itme olarak tanımlanmaktadır. Güdüleyici ise eyleme geçirici ya da yönlendirici unsurlardır.

PDF olarak indirmek için: Motivasyon ve Dikkatin Öğrenme Üzerindeki Etkisi (Abdullak Keskin)

Öğrenmede Motivasyon ve Dikkatin Önemi (Serdar Ögel)

Bir organizma olarak her gün çeşitli davranışlarda bulunuruz. Hiçbir davranışın gelişigüzel ve kendiliğinden olduğu söylenemez. Organizmayı davranıma sevk eden bir sebep ya da sebepler vardır. Organizmayı çeşitli davranışlara motifler sevk eder. Motifler insanın içinden gelirler. Davranışlarımız her zaman motiflerin etkisiyle meydana gelir.

Güdü, davranışa enerji ve yön veren güçtür; bu güç organizmayı etkileyerek bir amaç için harekete geçmeye sevk eder. Güdü, istekleri, arzuları, ihtiyaçları, dürtüleri ve ilgileri kapsayan genel bir kavramdır. Açlık susuzluk, cinsellik gibi fizyolojik kökenli güdülere dürtü denilmektedir. Bilme ve başarma isteği gibi insani dürtülere ise ihtiyaç denir.

Güdüler genel olarak, içsel veya dışsal olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır. Dışsal güdü, bireyin dışından gelen etkileri içerir. Bir öğrencinin yüksek not aldığı için öğretmeni tarafından övülerek pekiştirilmesi buna örnek gösterilebilir. İçsel güdü ise , bireyin içinde varolan ihtiyaçlarına yönelik tepkilerdir. Merak , bilme ihtiyacı, yeterli olma isteği , gelişme arzusu içsel güdülere örnek gösterilebilir.

PDF olarak indirmek için: Öğrenmede Motivasyon ve Dikkatin Önemi (Serdar Ögel)