Sınıf, öğrenciler ve öğretmenlerin, eğitsel amaçlara ulaşabilmek için, kendilerinde var olan ve çeşitli iletişim araçlarıyla sağladıkları bilgi ve yaşantıları, uygun bir düzenlenişle paylaştıktarı ortamdır. Bu paylaşım, iletişimle olur. Öğrencilerin
hazır bulunuşluk düzeylerinin, ilgi ve gereksinimlerinin, yeterliklerinin, imkânlarının
öğretmence; eğitsel amaçlann, araçların, düzenlenişin öğretmen kılavuzluğunda birlikte belirlenmesi, iletişimle olur.
iletişim, bu haber ve bilgilerin çok yönlü akımıdır: Öğretmenden öğrencilere, öğrencilerden birbirlerine, öğrencilerden öğretmene, çevreden hepsine. Tek yönlü iletim sıkıcıdır, dönütün yararlarından uzaktır. Öğrencileri dinleyen öğretmen, onlara neleri ne zaman söyleyeceği konusunda da ipuçları çıkarır. Öğrencilerden alınacak dönüt, öğretmenin uygun eylemleri seçmesini, amaçlara ulaşmasını kolaylaştırır, edimini artırır, çabalarını istenir ve yararlı yapar (Baba and Ace, 1989:511).
Kategori arşivi: Genel
Demokratik Ortam
Öğretmenin güç durumuyla ilgili özellikler, onu, sınıfta gücü paylaşmaya, demokratik bir ortam oluşturmaya götürür. Demokrasi, grubun kendisince yönetilmesidir. Grubu yönetecek olanları seçip serbest bırakmayı değil, seçilenlerin kararlarını grubun etkilemesini de içerir. Demokrasilerde yönetilenler, yönetimin kararlannı önceden haber alabilir, tartışır, görüş ve isteklerini yönetenlere iletir, bunlar yönetilenlerce gözetilir.
Demokrasi, çoğunluğun azınlığı yönetmesi değildir. Yalnızca sayı çokluğuna
dayalı bir yönetim, çoğunluğun azınlığa hükmetmesi olur, demokrasi olmaz. Üstelik
sınıfta öğretmen çoğunluk da değildir. Demokrasi, azınlıkta kalanların görüşlerinin
dinlendiği, haklarının gözetildiği, niteliğin sayıya feda edilmediği, tartışma-uzlaşma-
anlaşma-inandırma yöntemlerinin kullanıldığı bir yönetim biçimidir, sınıfta da böyle
işlemelidir. Öğretmen böylece, öğrencileri, kendi davranışlarını düşünmeye
yargılamaya da yöneltmelidir (Cangelosi, 1988: 43).
Sınıfta Güç İlişkisi
Sınıftaki öğrenciler ve öğretmen, en az bir ders dönemi birlikte olacaklarını
düşünerek, sınıf ortamını olumlulaştırmada işbirliği yapmalıdır. Sınıf dışındaki yaşamda, istediğimiz zaman bir ilişkiyi sona erdirip oradan ayrılabiliriz, ama sınıftaki sürekli birliktelik buna izin vermez. En yaramaz öğrenciyle, en istenmeyen öğretmenle birlikte olma durumu, ilişkilerde dikkati, özeni, sabin, hoşgörüyü özür dilemeyi, banş içinde birlikte yaşamayı gerektirir. Öğretmen, yasal konumundan kaynaklanan gücünü kullanırken, ilişki kopana davranışlardan kaçınmalıdır (Pauly, 1991: 47, 54).
Öğretmenin Örnek Olması
Eğitsel amaçlara ulaşmanın araçlarından biri de görgüdür. Öğrenci, bilginin
somut yansıması olan görüntüler yoluyla, davranışın örneklerini izleyerek, davranış
kazanma ve değiştirmeyi kolaylaştırabilir.
Öğrencinin göstermesi gereken davranışlar konusunda ona en yakın örnek
görüntü, öğretmenden gelmelidir. Öğretmenin kişisel yönelimi, öğrenci yöneliminin önemli bir değişkeni olarak belirlenmiştir (Thompson 1993: 4203). Öğretmen, her davranışı ile öğrenciye model olmalıdır, ilk öğrenim yıllarından başlayarak çocuklar, giyiminden yürüyüşüne, konuşmasına kadar her davranışında öğretmeni örnek almaya yatkındırlar. Bu, öğretmen için, sürekli özen gerektiren yorucu bir durum olsa bile, öğrenci davranışını değiştirmenin etkili bir yolu olarak, sürekli kullanılmalıdır.
Öğretmenin kendini işine vermesi de, öğrencinin onu bu özelliğiyle model
alması sonucunu doğurabilecektir (Woods, 1990: 11). Öğretmenin derse bağlılığı
ve ilgisi, öğrencinin de bu yönlü davranışını destekler (Skinner and others, 1990: 31).
Soğukkanlı ve sabırlı olmak, öğretmen davranışının vazgeçilmez
yanlarındandır (Wood, 1990: 2). Davranış değiştirme-oluşturma olan eğitim, kısa
sürede gerçekleşemez. Davranışın kalıcı olması, yeterli süre ve sayıda
yinelenmesine de bağlı olduğundan, sabır da gerektirir. Öğretmen hiçbir
durumda öfkelenmemeye çalışmalı, olumsuz duygularını bastırabilmelidir. Yoksa,
bu duygular diğerlerini de etkiler (Clark and Peterson, 1986: 289). Öğrencilerin böyle
durumlarda duygu ve heyecanlarını göstermeleri de gizlemeleri de sorun yaratır:
Göstermeleri, karmaşaya ve duygusal boşalımın mantığı yok etmesine,
göstermemeleri ise gerilime yol açar. Öfke, vücut diliyle de anlatılsa, sınıf ortamını
bozar, öğrenciler bu sinyalleri çabuk alırlar (Smith, 1990:59).
İnsan davranışını olumsuz etkileyen bir özellik de aşın kaygıdır (Sinclair,
1987: 251). Aşın kaygı insanı beceriksizleştirir, sinirli ve huy-
süz yapar. Kaygı, bu olumsuz belirtilerin gözlenemeyeceği bir düzeyde olmalı, bu
düzey fazla düşük de olmamalıdır. Aşın kaygısızlık insanı saygısız yapar.
Karşılıklı güvenin sağlanması, davranışlarda açıklık sağlar, güvensizliğin
yarattığı “acaba” kaygısını önleyerek zaman kazandırır, öğrenci katılımını artırır,
öğretmeni daha rahat davranmaya yöneltir. Mesleksel davranılar güveni artırır.
Güven artına olan tutarlı davranış, örnek olma yanında, öğrencinin sınıf kurallarına
uyumunu da artırır (Smith, 1990: 59).
Öğrencinin kendine güveni başansını etkiler. Öğretmen, her öğrencinin
başarılı olabilmesi için uygun şart ortaya koymalı, başarabileceğini söylemeli, girişim özgürlüğü vermeli, yakın ve destekleyici davranmalı, izlemeli, başan-güven-başarı ilişkisi kurmalıdır (Barker, 1982: 160).
Çevresiyle ilgili, duygulu, düşünceli, yargılayıcı tip öğretmenler, başarılı
öğrencilerce etkili bulunmuştur (Chiang, 1991: 2001). Öğretmenin deneyimi ve
yeterlikleri, öğrenci başansını artırmaktadır (Barrow, 1990: 312; Kwari, 1990: 1875).
Davranış Ortamı Oluşturma
Sınıfın davranış ortamı, gevşekten katıya, çeşitli görünüşlerde olabilir. Program
konu merkezli, öğretmen davranışı yetkeci, karar ve kurallar öğretmence
konuşulmuşsa, sınıf katı yapılanmıştır. Program öğrenci merkezli, öğretmen
davranışı demokratik, kural ve kararlar birlikte oluşturulmuşsa, sınıf gevşek
yapılanmıştır. Bu özelliklerin değişmesi, bu ikisi arasındaki diğer yapılanma biçimlerini
oluşturur.
Sınıfın, öğretmenin, öğrencilerin, konunun özellikleri değiştikçe, yapılanış
değiştirilebileceği gibi, eğitsel amaçlardan uzaklaşmamak şartıyla, gevşek sınıf
yapısının yeğlenmesi önerilir. Örneğin, program öğrenci merkezli olmalı ama, bunun
anlamı, eğitsel amaçlara ulaşabilmek için praç olarak, öğrencinin ilgi ve
gereksinimlerine dönük bir programın seçilmesi olmalıdır. Kural ve kararlar öğrencilerle
birlikte belirlenmeli ama, konunun amaçlarından, eğitimin genel amaçlanna kadar,
amaçlar dizinine uygun olmayanların alınmaması, öğretmence nedenleri belirtilip
açıklanarak sağlanmalıdır. Davranışsal ortam, öğretmen ve öğrencilerin ortak çabalan ile oluşur.
Sınıf İçinde Öğretmen
Öğretmen, sınıfın ilişki düzeninin kurulması ve düzeltilip geliştirilmesinde yol
gösterici bir liderdir, sınıf ikliminin buluşçusıdır (Brophy and Good, 1986: 329). Ama
sınıf iklimi de onun davranışları üzerinde etkilidir (Melvin, 1993: 3163). Öğretmen,
öğretim durumlarının hem hazırlayıcısı, hem bir parçasıdır (Ertürk, 1979: 104). O,
sınıftaki yaşamın her ögesini ve anını eğitsel amaçlar yönünde planlı biçimde
kullanabilmeli, sınıf bir tiyatro, öğretmen de yönetmen olmalıdır (Homan, 1985: 76).
Sınıf Kuralları
Öğrencilerle tanışma, beklentilerin iletişimi, arkadaşça ama işe yönelik ortam, öğrencileri boş bırakmamak, sınıftaki ilk günlerin önemli eylemleri olarak görülür (Lemlech, 1988: 39).
Beklentilerin iletişimi ile arkadaşça ama işe yönelik ortam, sınıftaki davranış kurallarının belirlenmesi ve uygulanması süreçleri ile gerçekleşebilir (Gage and Berliner, 1984: 626). Öğrencileri boş bırakmama, boş kalırlarsa zaman yitirecekleri ve istenmeyen davranışlara yönelecekleri düşüncesiyle, iyi bir zaman planlamasına ve boş zaman etkinliklerine gerek gösterir.
Kurallar, önceden verilmiş hazır kararlardır. Deneyimlere dayanarak, gelecekteki belirli durumlarda nelerin nasıl yapılmasının iyi olacağını, nelerin beklendiğini, uyulmadığında nelerin olacağını açıklayarak, yöneticinin işini kolaylaştırır (Raviv and others, 1990: 145).
Tanışma
Sınıfta öğretmen-öğrenci etkileşiminin iki yönü, öğrencinin niyetini anlamak ve yorumlamak ile, onun öğretmenin niyetinden emin olmasını sağlamaktır(Mcauley, 1990: 89). Böylece öğretmen ve öğrenci birbirlerine yönelik davranışlarını, sonuçları hakkında yanılgıya düşmeden planlayabilir. Bu karşılıklı etkileşimin ilk basamağı tanışmadır.
Güven ve iyi ilişki için ilk karşılaşma önemlidir (Buckwald, 1985: 14). Öğretmen ve öğrenciler, sınıftakiler hakkında gözlemle edinecekleri bilgiye muhtaçtır. İlk karşılaşmadaki giyimin, görünüşün etkisi, öğrencilerle bir yakınlık kurulduktan sonra azalabilir (Grubaugh and Houston, 1990: 378). Her öğrencinin, tanınma şanslarına gereksinimi vardır. Öğretmen, ilk günden başlayarak bu şansları vermelidir (Pauly, 1991: 67; Cangelosi, 1988: 43).
İlişki Politikaları ve Tipleri
Sınıftaki ilişki politikalarının bir ucunda birömekliği amaçlayan düzenlilik
bulunur. Düzenlilik, kurallı olmayı, bir işi yapmanın bir yolu-
na alışkanlığı, böylece öğrenilene odaklanmayı getirir. Politikaların diğer ucunda
değişkenlik vardır. Değişkenlik, öğrencinin dikkatini çeker, birörnekliğin
sıkıcılığından kurtarır, merak-ilgi uyandırır, yeni öğrenme yolları, ilişkileri verir
(Gage and Berliner, 1984: 614).
İlişki düzeni politikası, sınıf düzeninin tehlikede, çalışma alışkanlıklarının
henüz yerleşmemiş olduğu durumlarda düzenliliğe; ortamın yumuşak,
öğrencilerin bilgili ve hazır olduğu durumlarda değişkenliğe kayabilir bir esneklikte
seçilmelidir.
İlişki düzeninin düzenlilik ile değişkenlik uçları, yumuşak-sert, buluşçu-
yönlendirici düzenlenişler olarak da adlandırılır (Thompson, 1993: 4203). Bir
araştırmada, yumuşak (değişken, buluşçu) sınıf düzenlenişindeki etkileşim,
öğrencileri birbirinden haşlanmaya, daha az olumsuz davranmaya götürmüştür
(Duffy, 1992: 1742). Geleneksel bürokratik yönetimli sınıfa göre, esnek yönetimli
sınıf daha başarılı olmuştur (Nash, 1992: 1781). Öğretilmek şartıyla, kendini
yönetme, işine yönelme davranışını yükseltmede etkili bulunmuştur (Warner and
[ane, 1992: 3860). En yararlı ilişki düzeni politikası olarak, öğretmen kontrolünün
orta düzeyde olduğu durum önerilmiştir (Doyle, 1986: 418).
Sınıfta İlk Günler
Sınıfın ilişki düzeninin kurulmasına ilk günden başlanmalıdır. Sınıf düzeni oluşturmada ilk birkaç gün, dönümcül (kritik) zamandır. Sınıf düzeni, öğretmen ve öğrencinin birbirini tanımaya başladığı “balayı” ve “deneme” döneminde kurulmalıdır.
Bu dönemde öğrenciler, neleri yapıp neleri yapamayacakları konusunda öğretmeni
denerler, daha kontrollü davranır, gerçek davranışlarını göstermezler. Öğretmen
geleceği ilişkin davranış tiplemesini ve öğrencilerden beklentilerini ilk günlerde
kararlılıkla ortaya koymalıdır. Bu kararlılık, baskı veya anti demokratiklik değildir.
Öğrencilerin kontrollü davranışları değişirse, onları yeniden kazanmak
olanaksızlaşabilir. Öğretmen, ilk günlerin kontrollü davranışlarının sürmesi için
kararlılığını kullanmalıdır. Aynı görüntü, uzun tatillerden sonra da ortaya çıkar.
Öğretmen, etkili bir eğitime olanak verici görüntü ve ortam elde edebilmek için, buna
ola-nak verici bir iklim oluşturmalıdır (Grubaugh and Houston, 1990: 374-376).