Bu konuda önerilecek modeller şahsi önerilerden ibarettir. Tartışmaya açıktırlar. Sizler daha iyi modellerle de problem çözümüne yaklaşabilirsiniz. Problem çeşitlerine geçmeden önce bir nüansın iyi anlaşılması ve olaylara bu pencereden bakılması gerekir. Bu nüans şudur: Problem öğrenci yoktur, problemi olan öğrenci vardır. Bazen hatalı olarak problem öğrencilerden bahsederiz. Olaya bu şekilde yaklaşılması problemi çözümsüz hale getirir. Halbuki öğrencilerin problemlerinden bahsedilirse çözüm için bir çok öneri de geliştirebiliriz.
1990’lı yıllarda çalıştığım bir okulda kimya derslerine girdiğim Mehmet isimli bir öğrencim vardı. Zamanla öğretmenler arasında Mehmet hakkında “problem öğrenci” şeklinde bir kanaat oluştu. Mehmet şöyle, Mehmet böyle diye şikayetler epeyce arttı. Benim Mehmet ile aramda herhangi bir anlaşmazlık yoktu. Üstelik sevdiğim bir öğrenciydi.
Sonbaharın serin rüzgârlarının estiği bir gündü. Okul bahçesinde fazla öğrenci olmadığı halde, bahçenin okuldan epeyce uzak bir köşesinde çimlere uzanmış birini gördüm. Bu soğuk havada çim keyfi yapmak pekte mantıklı bir şey değildi. Herhalde sıkıntısı olan bir öğrencidir diye düşündüm. İyice yaklaştığım da çimlere uzanan öğrencinin Mehmet olduğunu fark ettim. Beni görünce toparlandı. Yüzünü saklamaya çalıştı. Ancak gözlerinden süzülen yaşları görmüştüm. İçimde merhamet hisleri oluştu. Biraz rahatlatıcı sözden sonra “Hayırdır, niçin ağlıyorsun?” dedim . O da “Hocalarım benim için, problem öğrenci diyorlarmış” dedi. Demek ki öğretmenler arasında konuşulan mevzular onun kulağına da gitmiş. Daha da kötüsü kendisinden problem olarak bahsedilmesini duymuş olması. Kim bilir? Ona problem denilmesi, iç dünyasında ne gibi yıkıntılar yapmıştır. Belki böylesi hatalarla dışlanan öğrenciler, sevgiden mahrum kaldıkları için zamanla suç işlemeye yöneliyorlar. Aslında Mehmet gibi öğrencilere problem denmesi, onlardaki problem sayısını azaltmıyor, bilakis arttırtıyor. Bu nedenle “Problem öğrenci” nitelemesi yanlıştır.
Sınıfta karşılaşılması en muhtemel bazı problem tipleri şunlar olabilir;
Bir öğrenci ile sınıfın huzurunda tartışma yapmak(polemik yapmak)yanlıştır. Aslında öğretmen hiçbir zaman böyle bir duruma düşmemelidir. Öğrenci ile polemik yapmak demek onun seviyesine inmek ve seviyeyi düşürmek demektir. Ama her nasılsa kontrolümüzü yitirmiş olalım ve kendimizi adsız bir tartışmada bulalım. Bundan sonra ne olacak? Elbette içine düşülen durum zor bir durumdur. Fakat bir tarafın fazilet göstererek tartışmayı noktalaması gerekir. Bunu yapan öğrenci değil öğretmen olmalıdır. Örneğin,”Biz ne yapıyoruz, birbirimizi incitmenin dışında faydalı bir şey olmadığı kesin,hem sonra bu tartışma yalnızca ikimizi ilgilendiriyor,sınıfı da rahatsız etmeye hakkımız yok. En iyisi bu tartışmaya şimdilik nokta koyalım. Ders dışında hem çayımızı içeriz hem de problemi daha serinkanlı bir şekilde çözmeye çalışabiliriz. Hem dünya ikimize de yeter” gibi ifadelerle olay yumuşatılıp, tartışmaya nokta konur.
Bir öğrencinizin dersinizde sakız çiğnediğini fark ettiğinizde olaya alaylı cümlelerle yaklaşmak da sakıncalıdır. Örneğin “İyi geviş getiriyorsun” dediğinizi farz edelim. Etki tepki prensibine göre öğrencinin de anormal bir cevap vermesi muhtemeldir. Zaten sakız çiğniyorsa böyle bir cevaba da yatkın demektir. Çözüme öğrencinin sınıf içerisinde onurunu kırmadan yaklaşabilirsiniz. Örneğin yakınına giderek sadece onun duyabileceği şekilde “Sana yakışmıyor” veya “Senden böyle bir davranış beklemiyordum” demeniz durumu düzeltecektir.
Ara derslerin birine geç gelen öğrenci yok yazıldığını fark edip “madem ki yok yazıldım derse girmek istemiyorum “demiş olsun. Böyle durumlarda “Sen bilirsin git öyleyse” demek öğrenciye prim vermek gibidir ve daha sonra da benzer davranışların yaşanmasına sebep olur. Ona güzel bir lisan ile niçin geç kaldığını teneffüste idarecilerden, problemini izah ederek,izin kağıdı alabileceğini,bundan sonra ise yerine oturarak dersi takip etmesini istemek gerekir. Ona derse kasten girmemesinin yanlış bir hareket olduğu da söylenebilir.
Ders sırasında bir öğrencinin elinde cep telefonu, volkmen gibi bir cihaz görmüş olalım. Özellikle cep telefonlarının mesaj bölümünde kayıtlı özel mesajlar bulunabileceği için telefonunu vermek istemeyecektir. Yasak olduğunu söyleyip elinden almaya çalışmak yine hatalıdır. Vermediği taktirde prestijiniz zedelenebilir. Bu durumda olaya şöyle bir yaklaşımda bulunulabilir. “Cihazını kapat ve çantana koy; sınıfa getirmen yanlış bir davranış. Bir daha görmek istemiyorum” denilebilir. Tekrar getirmesi durumunda ise ders çıkışında rehber öğretmenine veya idareye haber verilebilir. Olayla ders dışında ilgilenilmesi çözümü kolaylaştırır.
Etkili bir sınıf yönetimini gerçekleştirmek öğretmenin elindedir. Başarılı bir öğretmen, branş bilgisi,formasyon ve sevgi üçlüsünü bir bütünlük içerisinde kullanabilen öğretmendir.