Öğretmenin sınıf içerisindeki davranışları bir bakıma öğrencilerin davranışlarını da belirler. Yani öğrenciler öğretmenin aynası gibidirler. Gördüklerini tekrarlarlar. Bu açıdan öğretmen her davranışının öğrenciler tarafından dikkatle takip edildiğini unutmamalıdır.
Öğretmenin derse girişinden teneffüse çıkışına kadar ki örnek davranış modellerini sıralayalım.
Öğretmen derse vaktinde girip yine vaktinde çıkmalıdır.
Kılık kıyafeti düzgün olmalıdır.
Sınıfa ilk girişte orta sıra hizasında tüm öğrencileriyle göz göze gelebilecek bir konumda durmalıdır. Tüm öğrencileri gözle süzmeli, eğer dikkati dağınık başkalarıyla konuşan veya öğretmeni fark etmemiş öğrenciler varsa asla komut vermemeli bir sessizlik içerisinde bekleyerek tüm bakışları üzerinde topladıktan sonra sınıfı selamlamalı daha sonra oturmalarını istemelidir. Eğer buna önem vermezseniz daha sonraki derslerinizde de aynı davranışlar tekrar eder.
Dokümanlarını masaya koyduktan sonra sınıfta kısa bir gezinti yapmalı hasta öğrenci varsa hatırını sormalı, gelmeyen varsa nerede olduğunu öğrenmeli yerlerde çöp varsa nazikçe alınmasını istemelidir. Eğer öğrenciler çöpü almakta tereddüt ediyorlarsa emir vermemeli kendisi çöpü yerden alıp atmalı. Bunu yaparken de önemsiz bir olaymış gibi davranmalıdır.
Sınıf yoklamasını almalı,yoklamayı alırken listeyi isim, isim okumalı gelmeyenleri yoklama fişine kaydetmelidir. Sınıf başkanlarına sorularak yapılan yoklamalarda süreklilik varsa suistimaller olabilir. Bu açıdan öğretmen yoklama olayını kendisi yapmalıdır.
Sınıf yoklamaları çok önemlidir. Bazen sınıfta olmayan bir öğrencinin var gösterilmesi önemli sonuçlar doğurabilir. Lise yıllarında yaşadığım bir hatıramı aktarmak istiyorum. “Lise 3. sınıf öğrencisi iken öğleden sonraki turizm derslerinden birinde sınıfta olan bir arkadaşımız aynı dersin ikinci saatine katılmadığı halde öğretmenimiz dahil bütün arkadaşlarımız bunu fark etmedik. Yoklama fişinde var görünen arkadaşımız meğer okul dışında bir şebekeyle beraber hırsızlık suçu işlemiş. Emniyetin soruşturmaları neticesinde olay saatinde okulda göründüğü için öğretmen ve öğrenci desteğini kazanmıştı. Ancak başka delillerin ortaya çıkması sonucunda suçunu kabul etmişti. Böylece öğretmenimiz ve bizler önemli bir hatadan dönmüş olduk.”
Dersin işlenişi günlük plan ve yıllık plana uygun yapılmalı, ders bitimine bir iki dakika kala sınıf defterindeki konu bölümü doldurulmalıdır. Böylece sonraki derslerde de konu sırası gerçekçi bir şekilde takip edilmiş olur.
Öğretmen jest ve mimiklerini gerektiği ölçüde kullanmalıdır. Bu hareketler öğrencilerin dağılan dikkatlerini toplamada önemli rol oynar.
Ders sırasında öğrencilerle ölçülü şakalaşmalar olabilir. Düzeyli olduğunda öğrencilerin derse ilgilerini çektiğinden bir çok öğretmen bunu yapmaktadır. Ancak bir bayan öğretmenin erkek öğrenciye veya bir erkek öğretmenin de kız öğrenciye el ile temas ederek şakalaşması son derece hatalıdır, farklı yorumlamalar ve problemler oluşturabilir.
Öğrencilerin sıralara oturuş biçiminde saygı boyutu her an korunmayabilir. Örneğin bir öğrenci bacak, bacak üstüne atarken diğer öğrenci kollarını arkadaşının omuzlarına koyabilir. Bu ve benzeri durumlarda öğrencilere sert ikazların yapılması hatalıdır. Çünkü 45 dakikalık ders süreci, üstelik bu ilerleyen derslerde ise, dikkatlerinin dağılmasına neden olur. Önlemek için sadece o öğrencinin fark edebileceği bir şekilde göz ile sempatik bir uyarı veya jest mimiklerle yapılan bir uyarı ya da …mm gibi sevecen bir ikaz öğrencinin mahcubiyet içerisinde toparlanmasını sağlayacaktır.
Unutmayın bir sınıftaki öğrencilerin tümünün IQ’ı, psikolojik durumu, morali,ruh sağlığı aynı düzeyde değildir. Bu açıdan öğrenci davranışlarındaki her olumsuzluğu saygısızlık gibi algılamamak gerekir. Onlara karşı anlayışlı olmak, sevginizi hissettirmek, hatalarını affetmek, onların davranışlarını kontrol etmelerini sağlayacaktır. Hatta başka bir zaman yanınıza gelip özür dileyeceklerdir.
Altıncı his filmini bir çoğunuz seyretmiştir. O filmden konumuzla ilgili hatırladığım bir bölümü aktarmak istiyorum. Filmdeki kahramanımız bir öğrencidir. İradesinin dışında ölülerin ruhlarıyla konuşan öğrencinin sırrını ne annesi ne öğretmeni ne de arkadaşları bilmiyorlar. Ruhlarla konuşmaların dayanılmaz boyutlara ulaştığı bir dönemde kahramanımız sınıfta aniden bağırmaya başlıyor. Aptal öğretmen ve bunun gibi ifadeler kullanıyor. Ancak öğretmen bunu saygısızlık gibi algılamıyor. İsmiyle uyarıda bulunuyor. Normal davranmadığını söylüyor. Ders dışında görüşmeleri gerektiğini hatırlatıyor. Kahramanımız normalleşiyor. Belki birçok öğretmenimiz öğrencinin davranış bozukluğunu çirkin bir saygısızlık olarak algılayabilir. Hatta filmdeki öğretmenin tersine sonuç bir karate sahnesiyle de noktalanabilir. Ancak böyle bir tavır zaten ruhsal bunalım halindeki öğrenciye bir ders olmaz, olay bir krizle de sonuçlanabilir.
Sınıf yönetimi kapsamında otoritenin sağlanması önemli bir yer tutar. Otorite kavramı bir kısım öğretmen tarafından yanlış anlaşılmıştır. Öğrencilerin kıpırdamaması, sağa-sola dönmemesi, yanındaki öğrenci ile konuşmaması,sürekli öğretmene bakması,sanki havada sinek uçsa vızıltısının işitilebileceği sessiz bir ortam istenmiştir. Bu tarz bir düşünce otoriteyi yanlış anlama demektir. Eğitim öğretim metotları içersinde otorite; öğretmenin kontrolü elinde bulundurması, sınıf yönetmeninin öğretmen olması şeklin de anlaşılmalıdır.
Öğrencilerin her davranışını bastırmak, konuşmalarını engellemek, korkutmayla öğrenciler üzerinde hâkimiyet kurmak çağdaş eğitim metotları ile çelişeceği gibi öğrencilerin gelecek hayatlarını ilgilendiren bir çok sosyal davranışın gelişmesine de ket vurur. Bu bakımdan öğrencilerin kendilerini ifade edebilmelerine imkan verilmeli, davranışlarına da ölçülü bir esneklik kazandırılmalıdır.
Ders sonunda öğretmen dokümanlarını eline alıp tekrar orta sıra hizasında durarak tüm sınıfı gözleriyle takip etmeli her öğrenci ile göz temasını sağladıktan sonra sessiz ama gözleriyle “Arkadaşlar sizleri çok seviyorum kendinize dikkat edin.” Dedikten sonra bu kez sözle “Arkadaşlar derslerinize iyi çalışın iyi dersler” veya son ders ise “iyi tatiller” demeli. Unutmayın onlar sözlerinizle yaptığınız selamlamadan daha çok gözlerinizle aktarmak istediğiniz mesajı daha iyi anlayacaklardır.