Sınıf, öğrenciler ve öğretmenlerin, eğitsel amaçlara ulaşabilmek için,kendilerinde var olan ve çeşitli iletişim araçlarıyla sağladıkları bilgi ve yaşantıları, uygun bir düzenlenişle paylaştıkları ortamdır. Bu paylaşım, iletişimle olur. Öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeylerinin, ilgi ve gereksinimlerinin, yeterliklerinin, olanaklarının öğretmence; eğitsel amaçların, araçların, düzenlenişin öğretmen kılavuzluğunda birlikte belirlenmesi, iletişimle olur.
İletişim, bu haber ve bilgilerin çok yönlü akımıdır: Öğretmenden öğrencilere, öğrencilerden birbirlerine, öğrencilerden öğretmene, çevreden hepsine. Tek yönlü iletim sıkıcıdır, dönütün yararlarından uzaktır. Öğrencileri dinleyen öğretmen, onlara neleri ne zaman söyleyeceği konusunda da ipuçları çıkarır. Öğrencilerden alınacak dönüt, öğretmenin uygun eylemleri seçmesini, amaçlara ulaşmasını kolaylaştırır, edimini artırır, çabalarını istenir ve yararlı yapar.
İletişimde dilini iyi kullanamayan öğretmenin, öğrenci başarısına katkı düzeyi düşer. Öğrenci öğretmenin ne dediğini açıkça ve kolayca anlayabilmelidir. Bu, öğretmenin kısa cümlelerle, amaçla tam binişen, öğrenci düzeyine uygun konuşmasını gerektirir. Sınıftaki herkes, öğretmenin konuşmasından aynı anlamı çıkarabilmelidir. Yanlış anlayan yanlış, eksik anlayan eksik davranır.
Dil kullanmanın başka bir boyutu seslendirmedir, îyi bir konuşmacı, söylediği tümcenin her sözcüğünü, sözcüklerin her harfini, sözcük ve harfleri yutmadan, ses olarak çıkarmalıdır. Bu ses, öğrencileri rahatsız edecek kadar yüksek, en uzak köşedeki öğrencinin duyup anlayamayacağı kadar alçak olmamalıdır. Yutkunma, öksürme, geçici ses takılmaları durumunda öğretmen sözünü yinelemeli, öğrencilere arkasını dönmeden konuşmalıdır. Öğrencilerin de konuşurken sınıfa yüzlerini dönmeleri, işitme ve anlamayı kolaylaştırır. Aksi durumlarda öğrenci anlamadığını, işitemediğini söylemeye de çekiniyorsa, konuşma amacına tam ulaşamayacak, öğretmen “söyledim, anlaşıldı” yanılgısına düşebilecektir.29